UğUR VARDAN MOTOSIKLET âLEMININ ‘SıKı DOSTLAR’ı...

Uğur VARDAN

‘Motorcular’ 60’ların sonundan 70’lerin başına uzanan süreçte ‘Vandallar’ adlı bir motosiklet çetesinin öne çıkan iki karakterinin, Johnny ve Benny’nin öyküsünü, âşık olduğu kişi yüzünden aralarına karışan Kathy’nin aktardıkları vasıtasıyla anlatan bir yapım. Jeff Nichols imzalı film dönemin sosyolojik tasvirinden çok ele aldığı karakterlerin mafyavari dünyalarında geziniyor.

MOTORCULAR

◊ Yönetmen:

Jeff Nichols

◊ Oyuncular:

Jodie Comer,

Austin Butler,

Tom Hardy, Michael Shannon, Mike Faist, Boyd Holbrook,

Norman Reedus, Damon Herriman, Beau Knapp, Emory Cohen, Karl Glusman, Toby Wallace, Happy Anderson, Paul Sparks, Will Oldham

ABD yapımı

Takvimler 60’ların sonuna doğru ilerlemektedir. Kathy bir arkadaşıyla buluşmak için gittiği yerin son derece erkeksi havasından sıkılırken çok geçmeden içeridekilerin motosikletli çete üyeleri olduğunun farkına varır. Mekânı terk etmek için hamle yaptığı sırada gördüğü Benny’den çok etkilenir. Çok geçmeden onun motosikletine atlar ve beş hafta sonra da evlenirler. Genç adam ‘Vandallar’ adlı, Şikago merkezli bir çetenin üyesidir ve bu oluşumun başında da Johnny adlı, evli, çoluk çocuk sahibi bir kamyon şoförü vardır...

‘Sığınak’ (Shelter), ‘Mud’, ‘Midnight Special’ ve ‘Loving’ gibi yapıtlarıyla tanıdığımız Jeff Nichols’ın imzasını taşıyan ‘Motorcular’ (The Bikeriders), Danny Lyon’ın 60’larda bir grup motosikletçi ve onların hayatlarına dahil olanlarla yaptığı foto-söyleşileri içeren ve zaman içinde klasikleşen kitabından yola çıkarak çekilmiş bir çalışma. Film genel akışı içinde Kathy’nin Lyon’a anlattıkları ve onun yaşadıklarına ilişkin duygu ve düşünceleri eşliğinde yaptığı yorumlarla ilerliyor. Bu haliyle karşımıza Martin Scorsese’nin ‘GoodFellas’ını (Sıkı Dostlar) andıran bir tat ve doku çıkıyor.Jodie Comer’ın Kathy’yi inandıcı bir performansla perdeye taşıdığı yapımda Benny’ye Austin Butler hayat veriyor.

Öte yandan dönemin sularında gezinen bu kurgusal öyküde ön plandaki üç ana karaktere göz atarsak Kathy, sevdiği kişiye olan bağlılığından dolayı hiç de istemediği, ait olmadığı bir ortamın kahrını uzun süre çekiyor. Benny kayıtsız, umursamaz görünümünün ardında, üzerinde ismi yazılı ceketinden dolayı ölümüne dayak yiyecek kadar ‘Vandallar’ denen topluluğa koşulsuz bağlı, sadakati yüksek bir portre. Johnny ise televizyon izlerken karşısına çıkan 1953 tarihli Marlon Brando klasiği ‘The Wild One’dan (Yön: Laslo Benedek) etkilenip çeteyi kuran ve yaşatmak için uğraşan bir lider.

Öykü ilerledikçe ve açıldıkça diğer üyelerle de tanışıyoruz: En büyük derdi Vietnam’da savaşmak için yaptığı başvurusu kabul edilmeyen Zipco, ‘Hamamböceği’, ‘iki numara’ Brucie, Cal, Wahoo, Corky, Kaliforniya’dan gelip aralarına karışan Sonny gibi... Bütün bu isimlerin hayattaki en büyük motivasyonu da sürekli içmek ve arada bir kavga etmek olarak resmediliyor.

Motosiklet imajı ve onların gruplar halinde otobanlardaki yolculukları ‘68 Hareketi’nin Amerikan popüler kültürü içindeki en önemli yansımalarındandı. Onlar özgürlüğe ilişkin imgelerin parçaları olarak sunuldular; yolculuk eder, uyuşturucu kullanır, sınırsız uzaklara uzanırlardı.

Bir ‘Easy Rider’ değil ama...

Peter Fonda, Dennis Hopper ve Jack Nicholson’ı büyük yıldız statüsüne ulaştıran ‘Easy Rider’ (Yön: Dennis Hopper/1969) da ‘kült’ filmleriydi. Nichols’ın ‘Motorcular’ı ise daha dar bir çerçevede hareket ediyor ve aslında bir yanıyla western tadı taşıyor ama asıl olarak çeteyi (Vandallar) mafyatik bir oluşum, bileşim olarak sunuyor. Johnny, belli ki Benny’nin umursamaz görüntüsü altındaki sadakatine vurulmuş ve liyakata göre Brucie’ye bırakması gereken tahtı için onu çoktan seçmiş bile... Benny ise bu mirası reddeden konumunda.

İşte bu genel çizgileriyle ‘Motorcular’ meseleye sosyolojik bakış atmayı pek tercih etmemiş gözüküyor. Sadece çetenin yaşadığı süreci aktarırken başlarda masum bir dönemin tasviri var, sonraları aralarına çok sayıda Vietnam gazisinin eklenmesi ve daha ağır uyuşturuculara yönelinmesiyle birlikte çete büyüdükçe, sınırları genişledikçe özünü, eski güzelliğini ve büyüsünü kaybeder bir hal alıyor. Ve tüm mafya oluşumlarında olduğu gibi gençler iktidara ‘şiddet’le talip oluyor ve ‘düello’ya davet edilen büyüklerine pusu kurmaktan

çekinmiyorlar...

Sözün özü; ‘Motorcular’ın dönemin özgürlük hareketleriyle, ‘68 ruhu’nun yansımalarıyla pek bir derdi yokmuş gibi görünüyor. Nichols’ın senaryosu dönemden çok ele aldığı karakterlerin hayat karşısındaki duruşlarıyla, sevdaya, tutkuya ilişkin tavırlarıyla ve iktidarın çekiciliği konusundaki sınavlarıyla ilgileniyor. Film keşke daha genel ve derin bir bakışa sahip olsaymış ama bu haliyle de kimi güzellikleri barındırıyor elbet...

Ridley Scott’ın ‘Son Düello’sundan (The Last Duel) hatırladığımız Jodie Comer’ın Kathy’yi inandırıcı bir performansla perdeye taşıdığı yapımda Benny’ye de ‘Elvis’le tanıdığımız Austin Butler hayat veriyor. Genç aktör bu karakterde hafiften James Dean havası yayıyor. Benzer şekilde Tom Hardy’nin canlandırdığı Johnny’de de hafiften Marlon Brando esintileri bulmak mümkün. Zipco’da Jeff Nichols’ın favori aktörü Michael Shannon’ı, Sonny’de Norman Reedus’ı, Brucie’de Damon Herriman’ı, fotoğrafçı-muhabir Danny Lyon’da da Mike Faist’i izliyoruz.

Motosiklet kulüplerinin masumiyetini kaybettikleri zamana kadar uzanan bir dönemin izlerini süren bu çalışma benim açımdan Jeff Nichols’ın önceki filmlerinin düzeyinde olmasa da yine de ilgiye değer bir çaba, kaçırmayın.

VE DİĞER SEÇENEKLER

◊ Eşinin vefatının ardından çok zor bir sürece giren Anthony, bir korku filminin başrolünü üstlenerek oyunculuk kariyerine geri döner. Fakat filmin çekimleri esnasında kendisinde tuhaf değişiklikler gözlenir... Russell Crowe geçen yıl ‘Şeytanın Düşmanı’yla (The Pope’s Exorcist) daldığı dünyadan hoşlanmış olmalı ki son filmi ‘Şeytan Ayini’yle (The Exorcism) yeniden karanlık dehlizlere, ruhlar âlemine dönüyor. Joshua John Miller’ın yönettiği yapımda Crowe’un yanı sıra Ryan Simpkins, Sam Worthington, Chloe Bailey ve Adam Goldberg gibi isimler var.

◊ Bir spor salonunda çalışan Türkmenistanlı Sayara’nın ablası, salonun sahibi ve üç arkadaşı tarafından tecavüze uğrar. Sanığın babası milletvekilidir ve mahkemede aklanır. Bu durumda Türkmen istihbaratında önemli bir görevi olan babası tarafından eğitilen Sayara, adaleti kendi sağlamak yoluna gidecektir. Can Evrenol imzalı ‘Sayara: İntikam Meleği’nde başrolleri Duygu Kocabıyık, Emre Kızılırmak, Özgül Koşal, Zakirjan Bazarov ve Batuhan Büyükacaroğlu gibi isimler paylaşmış.

2024-06-22T04:04:51Z dg43tfdfdgfd